Daily Sabah: Herkes İçin Sanat Anlayışı ve Sanat Piyasası

Son güncelleme: 2021-06-09 07:58:49

Editörlüğünü İrem Yaşar'ın yaptığı, Daily Sabah'ta yayınanan Carre d’Artistes Istanbul Kurucusu Seval Dakman'ın röportajı.

Daily Sabah: Herkes İçin Sanat Anlayışı ve Sanat Piyasası

  • Sanat ile olan kişisel yolculuğunuz ne zaman başladı? Bir galeri açmayı hedefliyor muydunuz?

Çocukluğumdan beri sanat benim için bir tutku, yaratıcılığın sınırsız dünyasının giriş kapısı adeta. Küçük yaslardan itibaren, seyahatlerinde müzelerden çıkmayan bir çocuktum. Sanata gönülden bağlı biri olarak, sosyolojik olarak da sürekli bir sorgulama halindeydim. Siyasal bilimler ve antropoloji okumam, bana bir bakış açısı kazandırdı. Galeri açma fikri, üniversitede siyasal bilimler okurken demokratik sanat fikriyle tanıştıktan sonra oluştu. Herkes için sanat fikri ile tanıştıktan sonra, bu konsepti bir gün, kendi ülkemin insanları ile tanıştırmalıyım dedim ve kolları sıvadım.

  • Bugün bir galeri sahibi olmanın avantajları ve en zorlayıcı tarafları neler?

Oluşturduğum bir platformda insanları sanatla buluşturmak elbette ki çok güzel.  Yetenekli bulduğum sanatçıları destekleme imkânı yakalamak da öyle.Ulaşılabilir sanat henüz yeni bir akım, bunu anlatan ilk kişilerden olmanın ise zorlayıcı tarafları var.

  • Carre d’Artistes’in Türkiye’ de ilk galerisini açtınız. Bunun hikâyesini anlatır mısınız?

Aldığım eğitimler, gezip gördüğüm mekanların kazandırdığı bakış açısı, beni yaşadığımız çağda, sanatın ulaşılabilir ve demokratik olması fikriyle buluşturdu.

Amsterdam’da gezerken Carre d’Artistes sanat galerisiyle tanıştım. Bir yerlerde benimle aynı değerleri savunan bir sistem kurulmuş ve hayalimi hayata geçirmişti. Vakit kaybetmeden İstanbul için iletişime geçip, Türkiye temsilciliğini aldım.  Açıldığımız günden bugüne dünyanın birçok yerinden 100’ e yakın sanatçıyı Türkiye’de ağırladık ve ülkemizden birçok Türk sanatçıyı, yabancı sanatseverlerle buluşturduk. Her ay bir sanatçımız dünyadaki bir başka galerimize gidiyor, bir diğer sanatçımız ise Carre d’Artistes Istanbul’a geliyor.

  • Size göre Güncel Türk sanat sahnesini eşsiz kılan şey nedir?

Kültürler arasında etkileşimin en yoğun hissedildiği yerlerden biri Türkiye. Savaş, barış, çok kültürlülük, tarih ve bugünün iç içe olduğu yer. Yabancı arkadaşlarımızla ve sanatçılarımızla konuştuğumuzda da benzer şeyler duyuyoruz. İstanbul, dünyanın en dinamik şehirlerinden biri, rengarenk, kaotik ve karakterli. Büyülü bir aurası var bu toprakların. Bu coğrafya Türk çağdaş sanatçılarını da etkiliyor, dünyadan sanatçıları da… En önemli şey, benzersiz olmamız.

  • Büyük resme baktığınızda, sizin düşüncenize göre modern dünyada sanatın topluma sunduğu değer nedir?

Modern toplumda en önemli gelişme, her şeye erişim hızımız. Çağımızda herkes her yere ve her detaya ulaşabiliyor. Zihinsel sınırlar tek tek kırılıyor, örneğin Google Art ile hiç gitmediğiniz bir ülkede müze gezebiliyorsunuz veya beğendiğiniz bir sanatçıyı internette keşfedip iletişime geçip eser satın alabiliyorsunuz. Bize öğretilmiş güzellik ve estetik algılarını yıkıyoruz, ‘değerli eser şu olmalıdır’ tabuları tek tek yıkılıyor. ‘Beğendiğim eser değerli olandır çünkü onu sevdim’ diyen ve eser alan ciddi bir kitle var.  Her şeyin bu kadar erişilebilir ve ulaşılabilir olduğu bir çağda, sanat belirli bir kesimin tekelinde kalamaz. Yeni çağın, sanat dünyasına sunduğu en önemli değer sanata kolayca ulaşmak. Bir diğeri ise sanatın çıkış noktasına geri dönmek yani sanat eseri ile sevgi ilişkisi kurmak.

  • Galerinizin programını ve vizyonunu nasıl tanımlıyorsunuz?

‘Sanatı demokratikleştirmek’ söylemiyle yola çıkan, sanat piyasasının en yeni trendi, ülkemiz içinse yeni ve gelişmekte olan bir konseptiz. Sanatın herkes için olması gerektiğini savunan, uluslararası ve yerli sanatçıların orijinal ve imzalı eserlerini herkesin ulabileceği fiyatlarla koleksiyonerlerin beğenisine sunan bir galeri zincirinin Türkiye subesiyiz. Ayrıca sanatı disiplinlerarası bir boyuta taşıyarak çeşitli atölye çalışmaları, seminerler ve açık stüdyo günleri düzenliyoruz. 

  • Siyasal bilimlerde de bir geçmişe sahipsiniz. Bu galerinizin programı ve temsil etmek için seçtiğiniz sanatçılar üzerinde etkili mi?

Kesinlikle etkili olduğunu düşünüyorum. Hem siyasal bilimler hem sanat antropolojisi çalışmak beni ticari bir işi yapmanın ötesinde sosyal sorumluluğu daha ağır basan bir platform kurmaya itti. Galerilerimizde eşitlikçi, sanat piyasasına katma değer sağlamayı hedefleyen bir sistem var. Türk sanatçılarını dünya platformuna taşımaya çalışan, fırsat eşitliğini savunan bir platform yaratmayı öncelikli gördüm.

  • Galeride yer verdiğiniz sanatçılar ve işlerinden bahseder misiniz?

Beyoglu’nda bulunan galerimizde 14 farklı sanatçının orijinal ve imzalı eserleri sergileniyor. Sanatçılar bize özel 4 standart boyut olmak üzere farklı tarz ve malzemeler ile çalışmalar yapıyor. Fiyatlarımız sanatçıdan sanatçıya göre değil sadece eserin boyutuna göre değişiyor.

Sanatı demokratikleştirmek adına bu prensipte bir fiyatlandırma tercih ettik. Bir sanatçının galerinin en çok satan ismi olması o sanatçının fiyatının yüksek olması gerektiği anlamına gelmiyor bizim için. Fairmont Quasar Istanbul’da bulunan Dada Salon şubemizde ise aynı sanatçıların farklı eserleri olmak üzere 7 farklı sanatçının eserleri sergileniyor.

  • Galerinizle ilgili gelecek hedefleriniz neler?

Sanatı daha ulaşılabilir kılarak herkesin evine bir sanat eseri girmesini hedefliyoruz. Sanat tüketimini artırmayı arzu ediyoruz, kurumsal sanat eserleri satışlarımızı artırmak istiyoruz. Sanatı hediye etme kültürünü ve yurt dışına daha çok Türk sanatçı kazandırmak istiyoruz. Biri yine İstanbul’da olmak üzere önümüzdeki yıl iki galeri daha açmak istiyoruz.

 

 Röportaj Linki: Herkes İçin Sanat Anlayışı ve Sanat Piyasası