Güney Fransa kökenli, dünyanın en büyük çağdaş sanat galerisi zinciri Carre d’Artistes’in Türkiye ağının kurucusu Seval Dakman Araç’ın eklektik tasarım anlayışıyla dekore ettiği evi, son derece kompakt bir yaşam alanı.

3 oda ve bir salondan oluşan daireyi evlenme aşamasında görüp beğenen çift, Beykoz’u doğayı, ormanı, denizi ve sessizliği bir arada sunuyor olmasından dolayı tercih etmiş. Eve yerleşmeden parke, mutfak, banyolar gibi temel ayrıntıların tamamını yenileme kararı alan çift, evin mimari altyapısı için Çara Mimarlık ile çalışmış. “Ne istediysem birebir uyguladılar” dediği mimarlık firması ile çok uyumlu bir çalışma yürüttüklerini anlatan Araç, “Burası benim dekore ettiğim ilk ev aslında. Almayı düşündüğüm mobilyalar aşağı yukarı belliydi. Seçimlerimi netleştirmek için onlardan da görüş aldım” diye anlatıyor.

Dekorasyon anlayışını son derece net bir şekilde ifade eden Araç, evini dekore ettiği 1.5 yıl içinde hiç acele etmediğini, hayatını geçireceği, mutlu olacağı evi için sakin bir şekilde, gerçekten istediği parçaları bulabilmek için sabırla beklediğini anlatıyor. “İki kanepem ve bir yemek masam, çok net bir şekilde almak istediğim parçalardı. Onları aldıktan sonra yavaş yavaş buldum aradıklarımı. Aradığım meşale tutan melekli aplikleri 1 yılın sonunda İtalya’da bir antikacıda buldum.” diye anlatan Araç, dekorasyon sürecinin insana kültürel anlamda çok şey kattığını belirtiyor ve ekliyor: “Evimi dekore etme aşamasında yani 1.5 yıl içinde bütün dekorasyon mağazalarını, bütün antikacıları öğrenmiştim, youtube’dan izlediğim için İtalya’daki mobilya trendlerini de biliyordum. Kendimi kısa sürede dekorasyon konusunda etrafımdakilere son derece isabetli fikirler verirken buldum. Bana eğitimini mi aldın diye sorduklarında “hayır” dedim, sadece kendi evimi dekore ederken merak ettim, araştırdım öğrendim. Dekorasyon zahmetli bir süreç ama buna zaman harcamak, insanı bilgi ve kültür sahibi yapıyor. Bu süreyi iyi değerlendirmek lazım. İnsanın kendisine katacağı değerlerden biri bu bence”.

Seval Dakman Araç, sanatın herkese ulaşabilmesi konusunu daha öğrencilik yıllarında kendisine dert etmiş biri. Sanatla ilgilenmeye ne zaman başladığını sorduğumda; “Çocukluğumdan beri sanatın içindeydim. Üniversitede siyaset bilimi okurken sanat tarihini yan dal olarak okuyordum. Sonra sosyoloji ve antropoloji yüksek lisansı yaparken sanat felsefesine ilgi duymaya başlayınca bunu bir iş haline dönüştürmeye karar verdim. Herkesin evine bir sanat eseri girebilmesini çok önemsiyordum. Sanata herkesin ulaşabilmesi konusunda öncülük etmek istedim ve ulaşılabilir sanat konseptli bir galeri kurdum.” diye anlatıyor. Sanatı demokratikleştirme söylemiyle ilk olarak Güney Fransa’da açılan Carre D’Artistes, bugün 50’den fazla başkentte yer alıyor ve “herkes için sanat” anlayışını yaygınlaştırmayı amaçlıyor. Evinde de çok sayıda sanatçıya ait tablo bulunan Araç, “Ben aynı zamanda genç bir koleksiyonerim. Sadece Türkiye’den değil, dünyadan da genç sanatçıları takip ediyor ve onların eserlerini de topluyorum. Sanat öyle bir şey ki koleksiyoneri olduğunuzda hediye etmeye de başlıyorsunuz. Elden ele dolaşan bir şey olmaya başlıyor.

  Geleceğe de yatırım bir yandan da. Eve, dekorasyona da yansıması oluyor tabii ki.” diye anlatıyor sanata olan ilgisini. “Dekorasyonda önceliğim alacağım mobilyaların minimal ve demi-klasik olmasıydı. Modern olsun ama antikalarla, sanatla ve etnik ögelerle de bir arada olabilsin, tarihsel bir şeylere de referans versin ama yeniyi de çağrıştırsın istedim.” diyor. Ayak kısmı endüstriyel bir tarza sahip, üstü ahşap dresuar, ev sahibinin tarzını çok beğendiği Kelly Hoppen imzasını taşıyor ve bu tasarım aslında evin tarzını da ortaya koyan bir imza niteliğini taşıyor Araç için. Mobilyalarını tarzını çok beğendiği birkaç mağazadan almış Araç. Bu yüzden de duvarlar gibi mobilyalar da belli bir çizgide. Ve bu sanat eserleri için harika bir fon oluşturuyor. 

 Röportaj linki: Sanatla Harmanlanan Ev