-
__IMAGE_DIV____PRODUCT_NAME____BUNDLE_TEXT____VARIANTS_TEXT____CUSTOMIZATIONS_TEXT__Birim fiyatı: __PACKAGE_PRICE____COUNT__ adet adet__PRICE_NOT__ __PRICE__Sepetten çıkar
"Artık o eski Beyoğlu kalmadı" lafını eskilerden sık sık duymuşuzdur. Peki eski Beyoğlu nasıldı? Aslıhan Aşan'ın yazımıyla Beyoğlu'nın kısa tarihine bir yolculuğa çıkalım.
İstanbul’un fethiyle birlikte Sultan II. Mehmed’in amacı şehri canlandırmak ve İmparatorluğun başkentine yakışır bir hale getirmekti. Şehir hızla kurulur ve Anadolu’dan halk burada yaşamak üzere getirilir. Osmanlı'da suriçinde yaşamak Müslimlere verilen bir ayrıcalıktı. Surdışında ise gayrimüslimlere ait mahalleler konumlanır.
Bugünkü adıyla Pera ve Galata’nın izlerine o zamanlardan rastlanır. Beyoğlu bölgesini asıl önemini 18.yy’da kazanır. Bölgedeki yerleşimin artmasının nedenleri arasında sarayın ilgisinin Boğaziçi’ne kayması ve Beşiktaş ve civarının ihya olması yatar. İlk belediyecilik çalışmaları da yine bu bölgeye yoğunlaşmış.
Fotoğraf: Salt Araştırma, Harika-Kemal Söylemezoğlu Arşivi, İstiklal Caddesi, tarih yok
Bölge Levantenler tarafından kurulmuş olup Avrupa şehirlerini örnek alan bir yapıya sahiptir. Elçiliklerin artması Galatasaray’dan öteye Taksim’e doğru yerleşmenin gelişmesine yol açar.
Suriçi ve Beyoğlu bölgesinin bağlantısı sağlayan bugünkü adıyla Galata Köprüsü 1845 yılında Bezmi Alem Valide Sultan tarafından yaptırılır. Ulaşımın kolayca sağlanması eski İstanbul’a nazaran yüzyıllardır dışa açık ve şehrin, batıdan gelen yeniliklerin ilk uygulamaya konduğu bölgenin hızla gelişmesini sağlar.
Fotoğraf: Salt Araştırma, Tünel, tarih yok
Daha önce Karaköy-Taksim tünel hattını kullandıysanız aşina olabileceğiniz bir bilgi ise , Tünel metrosunun Londra’dan sonra dünyadaki en eski 2. Metro oluşudur. Fransız mühendis Eugene Henri Gavand tarafından Sultan Abdülaziz’e sunulan fikir kabul edilir ve yapımına 1871’de başlanır ve 1875’te görkemli bir tören ile hizmete açılır.
Eskiden Beyoğlu denildiğinde Cadde-i Kebir yani Cumhuriyetin ilanından sonraki adıyla İstiklal Caddesi kastedilirdi. Beyoğlu’na çıkmak İstanbullular için bir aktivite olup, sosyalleşmenin de parçasıydı.
1850 - 1860 arasında Beyoğlu’nu Rum asıllı Dr. Zorios Paşa şöyle anlatıyor: “On dokuzuncu asrın ortalarında Beyoğlu cadde, sokak ve evlerinin hâl ve vaziyeti, halkın, ezcümle kadınlarının kıyafetleri, giyiniş tarzları bambaşka idi.”
Fotoğraf: Salt Araştırma, Taksim Cumhuriyet Anıtı, 1930'lu yıllar
Kısa bir dipnot olarak Taksim meydanında yer alan Cumhuriyet Anıtı’nın yapımına 1925’te başlanır ve 1928’te tamamlanır. heykeltıraşı İtalyan Pietro Canonica ve ona yardımcı olan iki genç heykeltıraş Hadi Bara ve Sabiha Bengütaş’tır. Sabiha Bengütaş ayrıca Sanayi Nefise Mektebi’nin ilk kadın heykel öğrencisi olması açısından da önem taşır.
Tabii Cumhuriyet’in ilanı ve başkentin Ankara’ya taşınmasıyla geçici bir süre için olsa da Beyoğlu önemini yitirir, elçilikler binalarını başkente taşırlar. Tekrar canlanması ise 1950’li yıllarda olur.
Fotoğraf: Salt Araştırma, İstiklal Caddesi,tarih yok
Herkes o eski Beyoğlu’nu özlese de, Beyoğlu yaşayan bir organizma gibi sürekli dönemsel değişimlerden geçer.
Şimdilerde insan kalabalığından caddeyi araç trafiğine açık hayal etmek güç olsa da İstiklal’in tamamıyla yayalaştırılması 1990 yılında meydana gelir. Nüfus artışı ve İstanbul’un mega-metropol haline gelmesiyle İstiklal Caddesi’nde iğne atsak yere düşmeyecek bir haldedir.
Fotoğraf: Salt Araştırma, M. Erem Çalıkoğlu arşivi, İstiklal Caddesi ,tarih yok